15 Şubat 2011 Salı

Tere Sevdası

Tere efenim,bildiğiniz üzre bir ot oluyor. Şöylede güzelimin resmini koyayım:
 Bu öyle bir ot ki,ben de mazoşistlik duygularımı kabartıyor adeta. Hani bir şey size acı verir,bırakmalısınızdır ama öte yandan da cazip gelirya;işte Tere bende aynen bu yerde. Gönlümde taht kurmuş misali. Niçin mi? Bikere ben bi tere göreyim bi masada,bi evde vs,artık o tere unutulsun lütfen. çünkü muhtemelen geriye sapları bile kalmıcaktır. Zaten o kürdanımsı sapları olmazsa yinmez ki aaa. Neyse ben - her şeyin kökünü kurutmakta kraliçe olan ben- bugün kahvaltımı ettikten sonra masadaki ot yığınını gördüm.+oturdum o minik kovanın içindeki otlarla boğuşup,içindeki tereleri seçip seçip löplöpledim. Daha birini çiğneyip yutmadan ötekisini ağzıma tepiyor olmam,burnumda volkan patlaması etkisi yarattı adeta. Depremler oldu,resmen alevler coştu sanki. ''Sönmüş bir volkan gibiyim hazırım alevlenmeye..'' derken ardından burnumun direği sızlıyor,ondan sonacıma da gözlerim yaşarıyor. Bu bir kaç lokma terede bir tekrar ediyor. Bu da eşittir=Kelebek Etkisi. 
Zaten benim başıma bir şey gelirse bu pis boğazımdan gelir,ölürsem de en yüksek ihtimal mide spazmı felan. (tabi eğer ölümle sonuçlanıyorsa)


Bu arada,burdan kuzenim Şeyda'ya sesleniş yapıyorum. Kendisi blogumu yeni keşfetmiş,bana baskı kuruyor hadi blog yaz hadi blog yaz diye. Ona günlük blog yazsam yetiştiremem anacım, burda yumurtlamıyoruz ya ilham gelmesini bekliyorum:P
Şaka bir yana,aklıma geldikçe yazıyorum işte Şeydoşum,bugünlük yazdım,görev tamamlandı. İnşallah doyarsın deyip,rujlu dudaktan bi muçukla kapanışımı yapıyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder