5 Nisan 2011 Salı

Bunalım Takılmalar

Şimdi Hüzün kovan kuşunu dinliyorum. Sinem yok. Yanımda Zümrüdüanka kuşum var,yapıcak bir şey bulamayınca eski blog yazılarımı okuyordum. Ordan gördükçe bir şeyler, şu balık hafızamdan bir kez daha nefret ettim. Ve ben neden bir şeyleri unutuyorum neden diye sorgularken stresin kollarına kendimi verdim. Gene özledim. Gene eskiyi özledim,1 gün öncesi de olsa özledim..1 saat öncesi de. Şu an nerde olmak isterdim? Buna geçen sene bloğumu ilk açtığım zamanlarda deniz kenarı yazmıştım, ay ışığı altında.. Ama şimdi nerde mi olmak isterim? Cevap belli bende.  Deniz kenarı değil. Her yerde olsam olur, yanımda istediğim bi kişi olsun yeter.
Ödevler-sınavlar derken kafayı yer miyim ki diyorum. Z uyumasak anca yetişir diyo.  Haklı da. Ders kaygımı bünyemde barındırıyorum bi nebze ama katman katman dipte.
Uykum yok. Ama yazdıklarımı da beğenmeyip siliyorum. En iyisi çıkmalı bu yazıdan.. 

BELKİ..

Birsen Tezer'i yeni keşfettim bir arkadaş sayesinde. Güzel bi keşif oldu ama ha,geç kalınmış oldu biraz da.Şu anda onu dinliyorum ' Çığlık Çığlığa'. Bülent Ortaçgile olan hayranlığımda son 1 yıl içerisinde gayet artarak devam ediyordu zaten,bayanın da epey katkısı olmuş olacak. Müzik zevkim gelişiyor bence. İlerleme kaydettim,aferim bana. 
'..Ve sen ben, değirmenlere karşı bile bile birer yitik savaşçı..' derken içimde bir şeyler coşuyor. Hissediyorum. 
   Son zamanlarda ruh halim çalkantıdaydı fena halde. Öyle ki saçma sapan girişimlerde bulunmam bunun sonucudur efenim. Ama geçicek,düzelicek. Düzeliyor da zaten şükür. 
   Çok sevdiğim tatlı kadın iyileşti,oh vallahi içim bir rahat etti ki anlatamam. Ölüm korkusu taşımak güzel değilmiş. Berbat,iğrenç bir his hatta.
   Dünde arkadaşlarda kaldım gene S ile birlikte. İyiydi hoştu,zaten orda çok keyifli vakit geçiyor. Depresyona girmek ve bunu dillendirmek bu kadar basit olsa eminim yurda dönüş depresyon sebebim diyebilirdim. Ama o kadar ağır vaka değilim Allahtan. 
Yalnız kalmak bir ilaç mı yoksa hastalığın ta kendisi mi? diye güzel bir Zakkum şarkı sözü vardır ya hani,bana bu son haftalarda hastalığın ta kendisiymiş gibi gelmekte. Hatta daha da beteri. Rezil bir duygu galiba ya. Odada yalnız kalmayı hiç sevemedim. Ama artık hiç çekilmez bir hal alıyor. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Devamlı bir sıkıntı hissediyorum içimde. Güçsüzmüşüm gibi. Yemek yemek bile gelmiyor aklıma,inanın. Benim gibi homidigırtlak,yok yani yemek yemiyor billahi de. 
   Uzun süredir nete giremediğim için aslında yazcak çok şey birikiyor. Bir ara blogspota mahkeme kararı engelinden dolayı giremediğimden üzüldüm gerçekten. Sonra benim yurtta net problemi teşkil etti. Sonracıma benim vaktim olmadı,canım istemedi dıdıbıdı felan derken şu an nasip oldu yazmak. Özledim. Şu sıralar 2 kitap birden okuyorum: Hürrem,Pinkfreud. Bugün de hafif sıkıntıdan o evde yeni bir kitap aldım ve 52.sayfaya geldim. Yitik Ruhlar Irmağı. Değişik bir kitap. Devamını getiricem inşallah,elimdekiler biterse bi umut(!) 
   Zaten önümüzdeki zamanlar artık vize telaşıyla geçecek. Geçmeli. Okulla ilgiyi alakayı beklenenin aksine kesen ben,acilen not felan bulup işin ucunu bir yerden tutmalıyım. Yoksa halim itlerden beter olucak. 
   Neyse zatı alimi çok yordum,bitirişe geçeyim iyisi mi. Gene yazarım,bolca yazarım. Son keşfim olan ve alışılagelmişin üzerine sardırıp sardırıp dinliceğim şarkılardan birisini de paylaşıp öpcüklerimle vedalarımı sunuyorum:
Belki bir başka yüzde 
Belki bir başka seste 
Seni yaşarım 
Belki bir başka tende..
E.E.K.