30 Temmuz 2012 Pazartesi

Tuhaf laflar.

Beraber dinlemedigimiz bir şarkıda,
Sokaklarında kaybolmadığımız bir yolda ..
Aklına gelsem ansızın.. İçin sızlar mı bir anda?



Bunun gibi milyonlarca söylenmiş, yazılmış cümle var biliyorum. Her defasında aklına birileri geliyor, onunla paylaşmak istiyorsun dinlediğin bir şarkıyı ya da okuduğun bir şiiri. Sonra bir bakmışsın ki o kişi artık yok. Uzun zamandır beklediğin deniz kıyısına gidip oturuyorsun, ay ışığı yok tamam ama o hafif esinti sarıyor seni. Keşke diyorsun, keşke şu an yanımda olsan. Bir yandan o şarkıyı dinliyorsun, içinde geç kalmışlığın pişmanlığı. Artık bazı şeylerin gerçekten dönüşü yok. Özlüyorum, boş veriyorum, sonra yine. Ne diyor Bülent Ortaçgil: Duygular değişir... 
ve son olarak, ''yaşanmamış kırıntılar sadece bir düş.''

20 Temmuz 2012 Cuma

Ev kızı.

Ev kadınlarının neden şişko olduklarını şimdi daha iyi anlıyorum. İnsan boşluktan löp löp yiyo, yemek istiyo. Doyma hissi nedir zaten o yok, çerez yiyerek kilo alanlar listesindeyim. Delircem. 55 kiloyum (3 kilo aldım 3 haftada) ama duba gibi olduğumu söyleyen bir babam ve 'az ye artık' diyen bir annem var dostlarım. Hayır anne kişisi, gitmiş bir de üstüne çikolatalar, sevdiğim yağlı gevrekler ve çerezleri depolamış. E kime alıyon be kadın. Madem alıyon, ne demeye bana az ye diyon. Bugün dedim yeter artık diyet yapıcam alma!
Bide bir kere kahvaltı toplamaya yardım ettiydim, aboooo. Annem beni iyice hizmetçi belledi. Eliiif git çayı koy, demledim. Hayır yani 'çayı koyar mısın güzel kızım' felan da demiyo. Basbayağı emir kipi.
Neyse, şimdi elimde çayım, önümde leblebilerim, alnımda artık -kapa şu bilgisayarı ısınmaktan patlattın- sinyalleri veren ter damlacıklarımla, evde paspallıktan ölen ilk kız ben olarak tarihe geçmeyi hedefliyom. Böyle İç anadolu şivesi de tarzımdı hep, yazılarıma da yansıtasım geldi. Şimdi çok böyle sevgi boncuğu pıtırcık gibi hissediyom kendimi de. Korku problemim çözüldü tabi onunda ohhh be si var :)

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Rakı Balık Ayvalık.

Uzun zamandır tuhaflardaydım, iyi geldi bu deniz kum güneş üçlemesi. Bolca yüzdüm, bolca yedim, bol kilo aldım ve kararmak kısmına gelince bol kelimesi yetersiz kalıyor. Bildiğin zifte batıp çıkmış gibiyim.
Öncelikle, Balıkesir'e her yıl yaptığımız düzenli aile ziyaretini gerçekleştirdik. O nem+sıcağın altında bir güzel piştik. Sonra 1 hafta geçti, teyzemlerle ve dayımlarla;
gittik Ayvalık'a, Sarımsaklı plajlarına. Denize giren çıkmak istemiyor, çıkanın da aklı girsem mi çıkmazlarında. Öyle ki deniz buz, malumunuz Ege. Bir o kadar da pırıl pırıl, dümdüz. Havuzda yüzmek de güzel amma denizin yeri ayrı bende. Hem millet hiç havuz görmüyorlarmış, sanki deniz evlerinin içinde varmış gibi havuzu istila etmiş. Sakin olmadı mı havuz, olimpik olmadı mı ı-ı beni çok sarmıyor. 
Açık büfe olayında son nokta nedir? Patlayana kadar yersiniz en fazla. Ama bizim ailenin kadınları çığır açtı. Teyzem mesela, açık büfenin minyatürünü oluşturdu bizim masaya. Her defasında, eksiksiz. Bir de kahvaltıda verilen çerez mevzusu var, şu an hala evde tüketilmekte. Sağolsun poşetler. 
Ha ayrıca, sen o kadar yüz, üstüne bir de kilo al. Yemicektim o pirinç pilavlarını, biliyorum. Homidi gırtlak löp löp yani. Nasılsa diyete başlıcam diye bu aralar iştah patlaması yaşıyorum. (bkz: ilaçların yan etkisi.) Bu son günlerim zaten, keyfini çıkartayım biraz fena mı?
Terleyip kilo kaybederim umuduyla saunada durdum uzunca bir müddet, abartısız kazan dairesi. Ter artık şır şır akıyordu. Üstüne bir de hamam. Babannemin deyimiyle : hamam vurmuşa döndüm yeminle. 
Tabii bolcanak resim de çekindik efenim, facebook profilimiz de bundan nasibini aldı doğrusu. 
 Zaman da kaplumbağa hızıyla geçeymiş keşke, ışık hızıyla geçti doğrusu. Kuzenim Şeyda ile siyam ikizi gibiydik. Akşamları kıyısında yakamoz görme umuduyla oturduğum fakat 4 gece boyunca AYın nereye kaybolduğunu bana sorgulatan o denize, deniz kokusuna veda ederken buruldum. Minik çocuklar gibi, seneye bir daha gidicez umuduyla kendime kuru teselliler verdim. Öyle işte.
Sen bazen bir an için bile yazıcak çok şey bulursun, bazen de koca bir tatili anlatacak kelime yoktur. Bilemedim şimdi, kısacası güzeldi ve özledim. O kadar.

Not: Geceleyin, deniz kenarına oturup eskileri düşünmek de güzeldi, 'birer birer çıktılar, yerlerinden hatıralar' diyorum. Hoşgeldin'i deniz kenarında dinlemek de cabası. Eski yazılarımda sıkıntıdan boğulduğum zamanda deniz kenarında oturuyor olmayı dilemiştim, orda otururken de aklıma geldi bu. Ama her şey kafada bitiyor. Mekan değiştiriyorsun ama sen bütünüyle ordasın. Her şeyinle: sevincin,üzüntün. Bu da öyle.