15 Mayıs 2011 Pazar

Dolmak..taşmak..Patlamak..

Hayatımda köklü değişiklikler yapmak istiyorum. İnsan hani farkına varır ya çevresindeki bazı insanlar onun için yanlıştır ama bir şekilde kopmak istemez. Kendine neden bunu yapar ki? Bi kere her şey o kadar basit değil galiba bu yüzden. İyi tarafları düşününce kötü her şey silinip kenara atılabilir. Çabuk affeden bi mizacı vardır ve kin tutamıyordur. Tutmakta istemiyordur hatta.. Demin bi düşündüm de, benim şu dingil hayatımda bana da zarar veren insanlar var aslında hakkı olmadan,çıkarıp atmakta zor devam edesim de gelmiyor. *Cesaret diliyorum bugün kendim için. 


Sen iyi niyetli yaklaşırsın ve arkandan iş çevirirlerya hani, ayaklarına düğümlensin. Beddua etmekten nefret ediyorum ama bunu demek istedim. Cidden. Herkes cezasını çeksin ya bu kadar pislik olmasınlar! 


Ha bir de seni doğru dürüst tanımadan hakkında yorum yapanlar olur, bitiyorum onlara. Kimsede bu hakkı görmüyorum. Bunu bazen ben de yapıyordum galiba ama kimseyi bizzat kırmak istemeden. Şimdi ne kadar boktan bir şey olduğunu farkettim. Çok doluyum çok. 


Dün bir kız çocuğu gördüm yolda. Minicik. Benim hobbit boyuma bile o  kadar kısa kalmış ki çok sevimliydi. Elinde oyuncağı yanında kendi gibi minikler.. Dedim bir an keşke onun yerinde olabilsem. Keşke ben o olabilsem. Sadece onun tasalarını taşısam. İsteklerim oyuncaktan,çikolatadan ibaret olsa. Düşünce dizim kanadı diye ağlasam felan. O kadar masum olabilsem ya da onun kadar temiz kalabilmiş olsaydım mesela. Saçını bile annesi yapıp üstünü annesi giydiriyor. Yemeğini bile belki kendisi yemiyor. Fenalığa muhtemelen aklı ermiyor. Ve kesinlikle benden çok çok çok daha mutlu :( İtiraf ediyorum o kız çocuğunu o kadar kıskandım ki.. Zamanı 15 yıl kadar geriye sarsak ve ben hayata 5 yaşımdan devam etsem. Şimdi yaşadığım her şeyi unutsam mesela. Aynı şeyleri yaşamayım da demiyorum. Tamam yaşayayım. Ama şimdi bunu erteleyip o zamana geri döneyim istiyorum. Her şeyden o kadar bıktım her şey bana o kadar batıyor ki... 
Çok pis ah'ım var canımı sıkan o insanCIKlara.. Kendi pisliklerinde boğulsunlar işte, banane ya. 

13 Mayıs 2011 Cuma

Ses 1 ki

Memleketten havadisler vereyim dedim. Bugün-iki üç gün önce vermiş olduğum ani kararla-memlekete döndüm. Annemle babam bir şey oldu sanıyorlar,üzgünüm felan. Eh öyle aslında. Geldim, babam karşılamadı bile. Eve o yağmurun altında tintin yürüdüm. Annem evde yok. Geldiğime değer mi? Sanmıyorum. Ama olsun. Geldim. Hava kötü,hayat karışık. Moddan moda giriyorum. Halledemediğim sorunlarım var ve hallolacağına dair umudum kırılıp kırılıp gene kırılıyo. Mütemadiyen. Neyse. Sıkıldım.

Kafam Pilot


Bugün uzaydan çekiyordu beynim. Bildiğin algılama özürlü oldum. Markette para öderkenki rezilliğim, kredi kartı borcumu yatırma girişimimin yanında bir hiç kalır,dikkatinizi sündürrüm -girişim diyorum. 
Ziraatten çektim parayı,gitmişim İş Bankasına. Neden? Yapı Kredi'den olan kartın borcunu ödemeye. Evet tüm o birsürü insancıkların arkasında teytey sıra beklerken,aslında yanlış bankamatiğin önünde olduğumu sıra bana gelince anlayabildim.. 1 saat orda dikilmek ve de yanımdaki iki kişiyi de dikmek cabası. Üstüne bir de o kadar para vermek içimi pek bir ferahlattı,sormayın. 

Dün düşündüm de, bazen hayatın bir anında bir yerlerde, sizinde bulunduğunuz bir anda hiç tanımadığınız bir insanla ileride tanışacağınızı bilmeden aynı ortamı paylaşıyormuşsunuz..belki de aynı fikri. Bülent Ortaçgil'in Eylül Akşamı şarkısını anımsattı bu bana. Ben mesela,dün oturmuş S'le yemek yerken,dedim ki şu an başka bir şehirde olmak isterdim.. Başka insanların hayatına karışmak,şu an bulunduğum her şeyden sıyrılmak isterdim. Şu an bildiğim her şeyi unutmak ve yeniden doğmak isterdim. 

Bir kaç gün önce hayatımın en güzel gecelerinden birini geçirdim. Elimde tuttuğum şeyle dile getirdiğim söz çok uyumluydu.. Zaten o kahkahalardan dolayı yaptığımız şey amacından çıktı. Hiç ama hiç hiç hiç pişmanlık duymuyorum,bir süre dillerden düşmeyecek olsa da.. Buraya yazamıyorum. Bunu anca günlüğüme kaydedebilirim. Okumaması gereken insanlar var :P

Son olarak,hayat ne kadar garip diyorum. Bunu hep dile getirdim zaten. Bak şu satırda o kadar duygulandım ki duruma uygun olsun diye bi Babazula açtım,dinliyorum. 1 yıl öncesine dair umut dolu olan bir insan aramızdan ayrılabiliyor. Bir anda.. Of aman :( Çok üzgünüm çok. İnsanların ne derdi var bende mal mal 'dertler derya olmuş bende bir sandal' diye geziniyorum. Pehh! Hatta değiştirdim ya ben şarkıyı, Düş Sokağından Ölümler daha uygun bu duruma. 
Ölümler çıplak gelir
Geceyi indirir yavaşça gözlerine.. 

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Astralden gir Dejavudan çık

İnsan bir film izlemeyegörsün. Insidious diye bir film izledim dün, astral seyahatten bahsediyordu. Aklı olan insan, tırsak bir insan kurcalamaz demi? Ama yook efenim. İlle kaşıncaz biz,ille. Bu gece neremizden cesaret aldık bilemiyorum,dedim Züm'e gel hadi okuyakta astral seyahate çıkak dedim. Dün gece korkudan tuvalete bile tek gidemeyen ve beraber uyumak zorunda kalan biz değilmişiz gibi. Evet biz değildik kesinlikle. Hı-hı.
Bugün de gene psikolojik türden korku-gerilim-romantizm ne ararsan var kısacası bi film izledik 'Roommate' kız bildiğiniz hasta, diğer kızı kimseyle paylaşamıyor,anladığım kadarıyla kızda 'Manik Depresif'lik durumu mevcut. O da beni ayrı bir gerdi.
Fikirlerim zaten bu konuda sabit değil, ben ki karıncadan bile korkarım, astral seyahatmiş psikolojik araştırmalarmış neyime? Aldığım tavsiyelerden sonra 'otur oturduğun yerde Elif,kaşınma' modundayım. Dejavuyu araştırdım biraz, bildiğimden farklıymış. Demin de Reenkarnasyona dalim dedim, düşündüm ki hiç acelesi yok. Böyle şeyleri kurcalamamak lazım pek. Hele benim gibisi için hiç gerek yok.

*Doğum günü pastamı üflerken bir şey dilemiştim,gerçekleşceğine umudum çok yüksek değildi ama oldu. Yippu mu desem bilemedim şimdi ama o eski yazılarımı okurken son zamanlarda çok depresif şeyler yazmışım, fakat olmuş, Valla olmuş yani :)

1 Mayıs 2011 Pazar

Melankoli 1

vee yine yeni yeniden blogumdayım. Çok uzun zamandır yazmamışım. Bir yandan yazmak istiyorum ama şimdi düşününce yazcak şeylerde gelmiyor ki aklıma. 
Memlekete döndüm,yanımda Züm'le. Çok sıkkındım son zamanlarda,iyi gelicek bu bana. Kafam dağılsın biraz.
Hayat gene değişiyor, istediğim yönde mi ilerliyorum bilmiyorum. Bunu sorgulamaktan korkuyorum aslında. İnsan bir şeylere erişemeyince sanki o şey daha iyi,daha heyecanlı gibi.. Bazen diyorum kafamda soru işaretleriyle beklesem sadece. Ya da belkide sandığımdan da ciddi problemlerim var,yetinme özürlü felanım. Ya da buldum da bunuyorum filan. İleriye dönük bakınca hiç işin içinden çıkamıyorum, çıkmaz sokaklardayım teyytey. Halim gerçekten beter ya ben netcem bilmiyorum. ''Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç'' bu söz bana şimdi cuk diye oturdu ha. 
Hayatın gidişatı kendi elimizde diyen insanlar var. Ben tam bilemiyorum. Bazen bir şeyler senin elinde olmuyor ama. Senlik bir durum bile yokken senin hayatının içine edilebiliyor. Bu kasıtlı bir şeyde değil aslında. Olaylar zinciri böyle böyle sonuçlar doğuruyor. Ama her şey zamanla düzeliyor. O yüzden şu 'genç tutkuların dadısı' olan umudu elden bırakmamak lazım galiba.
Yine de ben pek bi melankolik havalardayım. Çıkmalıyım ama çıkamıyorum. Hande Yener'i hiç ama hiç sevmem,yine de bu şarkı felaket içime dokunuyo:

Yalanların çoğu 
Bir gün gelir geçer 
Gider batı doğu 
Yönü kendi seçer 
Bugün çabuk giden 
Yarın geri döner 
İçimde gerçeğin yok 
Hemen çekip giden 
Yarın geri döner 
Seninse döndüğün yok..

Insidious diye bir film izliyorduk demin. Ne halt yemeye açtılar bunu ki? 1 yıldır şu korku sorunumu çözememiştim. Nerdeyse 1 yıldır hiç korku filmi izlemeyi bi yerim yemiyodu ama bi deli cesareti geldi işte,gelmez olaydı. Zaten sonunu getiremedik. Çok korktum. Korkuyorum.. Astral İzdüşümünden bahsediyordu film. Araştırdık,gerçekten varmış böyle bir şey. Bunu da atlatmak 1 yılımı alır artık.. Senelerim bu sorunları çözmekle boşu boşuna harcanıyo. Züm metafizikten olaya giriş yapıp, paranoyayla şizofreninin farkını incik cincik edince sonumuz hayrolsun diyorum.