16 Şubat 2013 Cumartesi

Tumblr'dan Seçmeler.

” Bak Kayra, biz herkes olduk. Kendimize en büyük acıları ve zevkleri tattırdık. Ve artık ölüyoruz. Bunu fark etmiyor musun? En yukarıdan aşağı düşüyoruz. Ve yeri öpmemize çok az kaldı.  Kinyas ve Kayra.


” İnsan, insan olmaya geliyor dünyaya. Kesinlikle bir tercihi yok. Hiçbir şeyi seçemeden de gömülüyor toprağa. Yerin iki metre altındayken de bin bir böceğe lunapark oluyor daha önce bin bir dudağın öptüğü bedeni… Kinyas ve Kayra.

"Doğru masal olmadığı gibi,
Doğru yer, doğru zaman, doğru kişi diye bir şey yoktur.
Varoluş, hepten bir yanlışlıktır belki de.
Hepimiz saçma sapan tesadüflerin esiri olan hayatlar yaşıyor ve bu hayatların altında bir düzen arıyor olabiliriz.
Sonuçta, bize kelimeler ve hikayeler kalıyor yalnızca.
Hatıralarla pişmanlıkları saymıyoruz bile." 
Murathan Mungan  
"Beni hoyrat bir makasla eski bir fotoğraftan oydular.
Orda kaldı yanağımın yarısı, kendini boşlukla tamamlar."  
Metin Altıok

"Uyumalıyım..uzunca bir süre.. 
sınırların, para birimlerinin, zaman ölçülerinin değiştiği çağlara dek.." 
"Hep yarım kaldım, hiç tam doymadım, tam bağırmadım, tam dokunmadım. Bıçak ruhumda dehşet bir fısıltı gibi ilerledi ve ben tam ortamdan yarıldım. Ruhuma bir hayat yakıştıramadım.." Murat Uyurkulak 
"O kentte kimse mutlu olmadı, ama kimse de mutsuz değildi. Çünkü kimse inanmaz mutsuzluğa. O kenttesin. Bana kış mevsiminin ve ölümlerin şarkılarını bırakıyorsun."  Tezer Özlü 
"Dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
Ölelim diyecektim az kalsın..ölmeyelim, hiç ölmeyelim Anna…"  
Tarık Tufan 
"Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk; hiçbir yere gitmiyor." Kürşat Başar.
"Aramızdaki en kısa mesafe her zaman senin en uzaklarda olduğun zamanlardı. çünkü sen ancak o zaman en iyi, en mükemmel, en beyaz atlı, en anlayışlı, en çok özlenen olurdun ve çünkü ben ancak o zaman senin olmadığın her şeyi birleştirip bütün o parçalardan bir bütün oluşturabilirdim."  Barış Bıçakçı.

İnsan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. Sonra büyüyor, büyüdükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor. Çocuklukla yaşlılık arasındaki o dönem araf misali; kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezartaşının gölgesinde azap gibi boktan hayatlar. Yetişkinler zombilere benziyor…  Murat Uyurkulak.

"Gitmek istemediğin şehirlerden geliyorum geceleri. rüyalarında kuruyan nehirlerden geliyorum. bir kaplumbağanın kalbiyle geliyorum. bir kaplumbağanın kalbini sökersen o kalp bir saat daha atar. bir dere elli sene sonra taşar bir telefon yüz yıl çalar. ne öğrendik bu aşktan: insan bir gün herkesi unutabilir. o zaman hayaletlere inan çünkü onlar hep dokunabilir."  Emrah Serbes. 

’ Bir gün bir yerde karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.’

“Çelişki seni öldürür. Çelişki işkencedir. Çelişki buz tutmuş bir göldür. Çelişki, buz tutmuş gölün çatladığı andır. Çelişki, göldeki çatlağa saplanıp donmaya başlamandır. Çelişki, yardım istemek için açtığın ağzına dolan sudur.” Hakan Günday-Azil. 

‘Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi.’ Aylak Adam. 

”Unutur gibi olursun, yeniden çıkar karşına. Sonra yeniden gider…”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder