3 Ağustos 2012 Cuma

Boş Vakit.

İnsan bolca boş vakti olunca napıcağını şaşırıyor. Öyle ki şu an ciddi ciddi Petek Dinçöz'den açmışım Sende Kaldı'yı dinliyorum yani. Eskileri yad etmek istedim. Sandalyeyle aramda o kadar sıkı bir bağ var ki tepsi popo olcam yakında. Hareketsizlikten vücudum şişicek, olur olmaz işler yapıyorum. Oturdum Vampire Diaries'e saplandım. Bağımlısı oldum ya dizinin resmen, 1 günün 24 saat olması bile yetmiyor bana. Saatli diyetimi uygulayıp biraz kilo vermeyi başarabildim nihayet, en azından pantolonlar bacaklarımdan geçiyor artık. Her ne kadar ıkına ıkına giysem de.. Okumadığım psikolojik hastalık kalmadı galiba, her birine az buçuk aşinayım. Hatta gelen geçen yetişkinleri gözlemleyip, küçükken ailesinin ne halt edipte bireyin dünyasını o biçim kararttığını düşünüyorum. Ah anneler babalar.. 
İçtiğim suyun bile kalorisine bakıcam artık o derece takıntılı oldum kaloriye. Her yediğim şeyin kalorisine bakıyorum, su kilo aldırır mı diye bile araştırıyorum. 3ü 1 arada nescafesiz yapamıyorum. Günde 1 kupa sınır koydum ama içtikçe içesim geliyor. Kahve metabolizmayı hızlandırıyor malum, diyetim için ekstra olur hem. Ama selülit yapıyormuş gel gör ki.. Anlıcağınız iki ucu boklu değnek. Cemal Şan'ın Aşk Üçlemesinden etkilendim şu sıralar, ben de Elif'in 8 Günü diye kendimi kameraya alsam, günde 3 kere mekik çek+2 öğün salata ye+1 porsiyon meyve+Kuru kayısılı Activia. Geri kalan sürenin tamamı The Vampire Diaries ve sleeping :)



İnsan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. Sonra büyüyor, büyüdükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor. Çocuklukla yaşlılık arasındaki o dönem araf misali; kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezartaşının gölgesinde azap gibi boktan hayatlar. Yetişkinler zombilere benziyor…  Murat Uyurkulak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder