18 Temmuz 2012 Çarşamba

Rakı Balık Ayvalık.

Uzun zamandır tuhaflardaydım, iyi geldi bu deniz kum güneş üçlemesi. Bolca yüzdüm, bolca yedim, bol kilo aldım ve kararmak kısmına gelince bol kelimesi yetersiz kalıyor. Bildiğin zifte batıp çıkmış gibiyim.
Öncelikle, Balıkesir'e her yıl yaptığımız düzenli aile ziyaretini gerçekleştirdik. O nem+sıcağın altında bir güzel piştik. Sonra 1 hafta geçti, teyzemlerle ve dayımlarla;
gittik Ayvalık'a, Sarımsaklı plajlarına. Denize giren çıkmak istemiyor, çıkanın da aklı girsem mi çıkmazlarında. Öyle ki deniz buz, malumunuz Ege. Bir o kadar da pırıl pırıl, dümdüz. Havuzda yüzmek de güzel amma denizin yeri ayrı bende. Hem millet hiç havuz görmüyorlarmış, sanki deniz evlerinin içinde varmış gibi havuzu istila etmiş. Sakin olmadı mı havuz, olimpik olmadı mı ı-ı beni çok sarmıyor. 
Açık büfe olayında son nokta nedir? Patlayana kadar yersiniz en fazla. Ama bizim ailenin kadınları çığır açtı. Teyzem mesela, açık büfenin minyatürünü oluşturdu bizim masaya. Her defasında, eksiksiz. Bir de kahvaltıda verilen çerez mevzusu var, şu an hala evde tüketilmekte. Sağolsun poşetler. 
Ha ayrıca, sen o kadar yüz, üstüne bir de kilo al. Yemicektim o pirinç pilavlarını, biliyorum. Homidi gırtlak löp löp yani. Nasılsa diyete başlıcam diye bu aralar iştah patlaması yaşıyorum. (bkz: ilaçların yan etkisi.) Bu son günlerim zaten, keyfini çıkartayım biraz fena mı?
Terleyip kilo kaybederim umuduyla saunada durdum uzunca bir müddet, abartısız kazan dairesi. Ter artık şır şır akıyordu. Üstüne bir de hamam. Babannemin deyimiyle : hamam vurmuşa döndüm yeminle. 
Tabii bolcanak resim de çekindik efenim, facebook profilimiz de bundan nasibini aldı doğrusu. 
 Zaman da kaplumbağa hızıyla geçeymiş keşke, ışık hızıyla geçti doğrusu. Kuzenim Şeyda ile siyam ikizi gibiydik. Akşamları kıyısında yakamoz görme umuduyla oturduğum fakat 4 gece boyunca AYın nereye kaybolduğunu bana sorgulatan o denize, deniz kokusuna veda ederken buruldum. Minik çocuklar gibi, seneye bir daha gidicez umuduyla kendime kuru teselliler verdim. Öyle işte.
Sen bazen bir an için bile yazıcak çok şey bulursun, bazen de koca bir tatili anlatacak kelime yoktur. Bilemedim şimdi, kısacası güzeldi ve özledim. O kadar.

Not: Geceleyin, deniz kenarına oturup eskileri düşünmek de güzeldi, 'birer birer çıktılar, yerlerinden hatıralar' diyorum. Hoşgeldin'i deniz kenarında dinlemek de cabası. Eski yazılarımda sıkıntıdan boğulduğum zamanda deniz kenarında oturuyor olmayı dilemiştim, orda otururken de aklıma geldi bu. Ama her şey kafada bitiyor. Mekan değiştiriyorsun ama sen bütünüyle ordasın. Her şeyinle: sevincin,üzüntün. Bu da öyle. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder