21 Nisan 2012 Cumartesi

Bakınız nolmuş?

Bayağı verimsiz dönemlerden geçmekteyim efenim. Sanırsınız ki roman, şiir, her neyse işte sanki edebi bir şeyler yazıyormuşumcasına, ilham gelmiyo tıntınlarındayım. Uzun zaman olmuş. Yine, yine. Bayağı yoğunum demek sıktı, zaten tekrarlamak inandırıcılığını yitiriyor. 
2 gün önce evime geldim, e olmayan vakti zorla yarattım adeta. Arkadaşımdan rica ettim beni Aştiye bıraksın diye. Elimde hümaslar, valiz + annemin -sakın unutma- dediği saklama kapları. Bir elim de zaten incinik. Mecbur kaldım yardım istemeye. O da arabayla bırakmaya karar verdi, hala sorgulamaktayım iyi mi ettim diye? Neyse. 
Bindik arabaya, sapmamız gereken 2 yolu da sonradan farkedince bakın şunlar oldu: tee Gölbaşına kadar gittik. Otobüse yetişememe korkumu geçin, biz nerelere gidiyoz allasen oldum. Gittik işte Konya yolundan :D Sonra ordan saptık, tuttuk Aşti yolunu. Sonra gene dönemeci kaçırdık, Ulus yolundan Beşevler'e sapmayalım mı? Haydii buyuur. Dere tepe düz gittik, yolları aştık, lanet olası Aşti yolunu bulabildik. Ulaştığımızda Allahtan ki otobüse yetiştim. Geçen sene valizimi unutmuştum Aştide, bu yıl da odada malumunuz jet hızıyla toparlanırken bilgisayarımın şarj aletini unutup gelmişim. Şu an 7 dk.lık ömrü var. Babam beni otobüsten alıp sağ salim apartmanımızın önüne geldiğimizde, kendimi iyi ki unutmadım diye şükrettim. Zira Pollyanna damarlarımda :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder